Sürüm 74’ten bu yana, tüm bunlar değişti. Chrome gece modu olarak da bilinen karanlık mod otomatik olarak etkinleştirilebilir durumda. Bu, hem bilgisayarlar hem de akıllı telefonlar için gelen bir güncelleme. Maalesef iOS’ta manuel olarak uygulama içinden etkinleştirilemiyor. iOS için ancak sistem geneli ayarlanan karanlık modu tarafından destekleniyor.

İşletim Sisteminize Göre Karanlık Modu Otomatik Olarak Etkinleştirmek

Otomatik olarak etkinleştirmeyi tercih ederseniz, işletim sistemi ayarlarını değiştirerek Chrome karanlık modunu aktif edebilirsiniz. Ancak dikkatli olun: Bunu yaparsanız, yalnızca Chrome karanlık temasını etkinleştirmekle kalmaz, tüm cihazınız için karanlık modu etkinleştirmiş olursunuz. Posta klasörünüz, varsayılan takvim ve tüm sistem menüleri de karanlık modda görünür. Bunu istemiyorsanız ve yalnızca Google Chrome gece moduyla ilgileniyorsanız, bu özelliği uygulama içinden manuel olarak etkinleştirmeniz gerekir.

Windows 10’da Chrome karanlık modunu otomatik olarak etkinleştirmek

Sistem ayarlarını kullanarak Windows 10 karanlık modunu etkinleştirebilirsiniz. Bunları açmanın bir yolu Windows simgesi + I tuş birleşimini kullanmaktır. Alternatif olarak, arama kutusuna “Windows Ayarları” yazabilirsiniz. Ayarlarda, önce “Kişiselleştirme” ve ardından “Renkler” i seçin. Daha sonra “Koyu” yu seçebilirsiniz. Bu şekilde gece modu artık sistem genelinde etkin olacaktır – buna Chrome karanlık modu da dahildir.

MacOS’ta Chrome Karanlık Modunu Otomatik Olarak Etkinleştirmek

MacOS’ta, önce Ayarları açın. Varsayılan olarak menü tuşundaki gri düğmeyi bulacaksınız. Alternatif olarak, yukarıdaki Apple simgesine tıklayıp Sistem ayarlarını seçebilirsiniz. Şimdi menüden Geneli seçin. Daha sonra Görünüm altındaki üç seçenek arasından seçim yapabilirsiniz. Bunlardan biri Karanlık. Bunu seçtikten sonra karanlık mod daha sonra Google Chrome karanlık modu dahil olmak üzere sistem genelinde etkinleştirilmiş olacaktır.

“Otomatik” i seçerseniz, günün saatine bağlı olarak sistem genelinde karanlık mod etkinleştirilir ve devre dışı bırakılır. Tabii ki, bu aynı zamanda Chrome karanlık modu için de geçerlidir.

Android’de Karanlık Modu Etkinleştirmek

Sistem genelinde karanlık mod tam olarak Android 10’da tanıtıldı. Daha eski işletim sistemi sürümleri için karanlık modu başlatan uygulamaları indirip kullanmanız da mümkün. Android cihaz tedarikçileri genellikle standart yazılım üzerinde özelleştirilmiş bir kullanıcı arayüzü eklediğinden , aşağıdaki açıklamalarımız akıllı telefonunuzla tam olarak uyumlu olmayabilir.

İlk olarak, uygulama çekmecesi simgesine dokunarak menüyü açmanız gerekir. Ardından “Ayarlar” ı seçin. Burada, Chrome karanlık modunu içeren bir “karanlık temayı” etkinleştirebilir veya devre dışı bırakabilirsiniz.

İOS’ta Karanlık Modu Etkinleştirmek

Yukarıda belirtildiği gibi, karanlık mod yalnızca iOS 13 (iPad OS 13) ile donatılmış cihazlarda çalışır. İşletim sisteminin eski sürümleri karanlık bir mod sunmaz. “Ayarlar” a (gri dişli düğmesi) gidin ve Ekran ve Parlaklığı seçin. Burada, Açık ve Karanlık seçenekleri arasından seçim yapabilirsiniz. Karanlık seçeneğini belirlerseniz, karanlık mod, Chrome karanlık modu dahil olmak üzere sistem genelinde etkinleştirilir.

Diğer şirketlerin aksine, Facebook ana uygulaması için karanlık mod sunmakta geç kaldı desek yeridir. Şirket, yakın zamanda bu gelen karanlık modla birlikte web sitesi için de tam bir yeniden tasarım hareketi başlattı.

Facebook’ta yeni karanlık moda erişebilen birkaç şanslı kullanıcı Twitter’da ekran görüntüleri yayımlamış bulunmakta:

Facebook appears to be rolling out Dark Mode… https://t.co/qSfDa8d51e

— Matt Navarra (@MattNavarra) June 26, 2020

Facebook, çıkış tarihi için henüz resmi bir açıklama yapmadı, ancak Social Media Today’e göre şu anda “küresel olarak kullanıcıların küçük bir yüzdesinin” yeni karanlık temaya erişebileceğine dair bir açıklama yaptılar. Tabi kararlı yazılımın ne zaman yayımlanacağına dair bir bilgi vermediler .

Tıpkı Google gibi, Facebook da uygulamalarına ve web hizmetlerine yeni özellikler içeren özellikleri aşamalı olarak belirli bir kullanıcı üzerinde test ettirdikten sonra yayımlamayı tercih ediyor. Bu kademeli yayımlamaların arkasındaki neden, bir özelliğin milyarlarca kullanıcı için kullanılabilir olmadan önce özelliklerin hatalarını düzgün bir şekilde test edebilme imkanına erişebilmeleridir. Kullanıcılara yavaş bir güncellemeymiş gibi görünen şeyin arkasında teknik nedenler olabilir.

iOS’un karanlık modunun Android için de kullanılabilirliği için Facebook’u takip edeceğiz ve sizi bu konudan haberdar edeceğiz. Bu özelliğin çok yakında (yaklaşık 5 sene) da Android kullanıcıları için geleceğine dair şüphemiz yok.

Apple bu hafta, resmi olarak iOS’un 2020 versiyonunun iPhone 6S’den sonraki her iPhone’a geleceğini doğruladı. Bu, yaklaşık beş yıl önce Eylül 2015’te çıkan bir telefon. Bir telefonun beş sene yazılım güncellemesi alabilmesi gerçekten de muhteşem bir olay.

Bu arada, 2015’in amiral gemisi Android cihazı Samsung Galaxy S6 idi. Telefonun aldığı Android’in en son resmi sürümü, 2016’da düşmüş olan Android 7 Nougat idi. O zamandan beri: hiçbir güncelleme almadı.

Samsung’un bu yıl Galaxy S6’nın Android 11 alacağını duyurduğunu bir saniye düşünün.

Daha önce de söylediğim gibi, “Android güncellemelerde gerçekten kötü” fikrini zaten defalarca yineledik. Ayrıca, Android telefonların ve iPhone’ların neden iOS 14 gibi bir yazılım güncellemesinin beş yaşındaki cihazlara inmesini kolaylaştmayacak şekilde farklı olduklarını birkaç kez açıkladık.

Yazılım yükseltmeleriyle ilgili olarak iPhone’lar ve Android telefonlar arasında tam gerçekçi bir karşılaştırma yapamayacağınızın farkındayız. Ancak, bu, iPhone 6S’nin iOS 14 alacağını görmek gerçekten güzel.

Kabul ediyoruz verilen, iOS 14 aracılığıyla iPhone 6S’ye gelen yükseltmelerin büyük bir kısmı, Android’in uzun zamandır sahip olduğu şeyler olacak. Ana ekran widget’ları, resim içinde resim modu, otomatik olarak organize edilen uygulama klasörleri ve varsayılan uygulamaları değiştirme yeteneği hakkında konuşuyorum. Aslında, Samsung Galaxy S6, piyasaya sürüldüğünde bir şekilde “yeni” iPhone özelliklerine sahipti.

Ancak iOS 14 ayrıca yeni gizlilik korumaları, gelişmiş mesajlaşma özellikleri, yeni kamera ve video hileleri ve çok daha fazlası ile gelecek. Özelliklerin çoğu gecikmiş olsa bile, en azından eski iPhone’lar bu özellikleri gerçekten alacaktır. Bu arada, dünyanın en büyük akıllı telefon üreticisi Samsung’dan 1.000 dolarlık bir akıllı telefon satın alsanız bile, sadece en fazla iki yıllık yazılım güncellemesi yükseltme garantisi veriliyor.

Bununla birlikte, Samsung, Xiaomi, LG ve hatta Google’ın Apple’ın yaptığı kadarıyla yazılım güncellemeleri sunmasını durduran tek şey, şirketlerin bunu yapma veya yapmama isteğidir. Özellikle Google’ın orijinal Google Pixel serisi için  en az bir yıl daha güncellemeye devam etmemesi için hiçbir mazereti yoktur. Apple, iOS 14’ü iPhone 6S’ye verebilirse, Pixel, doğrudan bir karşılaştırma yapıyorsak Android 11’i hatta Android 12’yi kolayca alabilir.

Sonuç olarak, sadece bu makaleyi, iPhone 6S’nin iOS 14 aldığını temel alarak Android 11’i alması gereken telefonların kısmi bir listesiyle kapatacağım. Diğer bir deyişle, aşağıdaki telefonlar hala Android OEM’leri Apple’ın yaptığı kadar önemsiyor olsalardı, Android yükseltmeleri alıyor olurlardı – ama güncelleme almıyorlar.

AMD’nin Navi 31’i Sürücü Kaynak Kodunda Sızdırıldı!

Genellikle, yongalar AMD sürücülerinde tespit edilmeye başladığında, piyasaya sürülmeye çok yakın ve ilk geliştirme dönemlerinin oldukça ilerisindelerdir. Doğruyu söylemek gerekirse neden Navi 31’i Navi 21’den önce gördüğümüzü yorumlamak zor

Bunlar, AMD’nin kendi ARM tabanlı silikonlarına ve Intel (ve AMD) parçalarından uzaklaşma planının bir parçası olan macOS11 “Big Sur” sürücülerine dahil gibi görünüyor. Bu, Apple’ın şimdilik ürünleri için AMD entegre ekran kartlarına bağlı kalmayı planladığı ve silikonun bu kısmını şirket içinde taşımayı planlayamadığı anlamına geliyor.

AMD’nin felsefesi her zaman çipi yarı özel bir ürün olarak tasarlamak ve ardından bilgisayar pazarına sürmektir. Bu yüzden Navi 31, Apple’ın ARM tabanlı Mac serisinin geliştirilmesindeki çiplerden biri olabilir ve kısa bir süre sonra PC alanında görülebilir. Bu, Apple’ın en kısa sürede kendi ürettiği çiplere geçiş planının hızlandırdığı bir hızlanma dönemine geçmesi sayesinde Navi 31’i beklenenden daha erken görebileceğimiz anlamına gelebilir

İşte Hardware Leak’in Sızdırmış olduğu Navi 31 Görselleri

Navi22 ve 23 dahil olmak üzere diğer Navi Ekran Kartları da sürücülere PCI ID’leri için ek destek kodları tespit edildi (yani silikon son doğrulama aşamasını zaten geçti ve PCI ID’leri resmen atandı). Bunlar:

• 0x73A0 (Navi22)
• 0x73A2 (Navi22)
• 0x73A3 (Navi22)
• 0x73AB (Navi22)
• 0x73AE (Navi22)
• 0x73BF (Navi23) İki Kere

Bu sürücülerde aynı zamanda AMD Cezanne mimarisi de tespit edildi. Bu AMD’nin Zen 3 mimarisi ve RDNA2 Navi GPU mimarisi ile yaklaşan APU’su gibi görünüyor. Bunların rekabeti Intel’in Tiger Lake serisi işlemcilerine karşı artırması bekleniyor ve Vega tabanlı grafiklere dayanan mevcut Renoir serisine önemli bir güç katmaları bekleniyor.

Bu yılki Cezanne serisi de yüksek performanslı Cezanne-H ve düşük güçlü Cezanne-U olmak üzere iki bölüme ayrılacak gibi. İşlemciler, mevcut yongalarla aynı olan FP6 paketine sahip olacaklar. Bu bir BGA platformudur denebilir ve önceki nesille aynı mimari tasarımı korunduğundan dolayı dizüstü bilgisayar üreticilerine kesinlikle yardımcı olacaktır. Kesin olan bir şey var, AMD son derece heyecan verici tasarımlar üzerinde tam güç çalışıyor ve oyuncuların bu ürünler piyasaya sürdükçe ödedikleri para azalmaya devam edecek.

Güncelleme değişiklikleri hakkında net bir bilgi olmasa da sistem kararlılığının arttırıldığını, performans iyileştirmeleri yapıldığını söyleyebiliriz.

Bildiğiniz gibi Microsoft, 2015 yılında Windows 10’u yayınlarken aynı zamanda tarayıcı pazarına tekrardan giriş yaptı. Microsoft Edge Browser ile pazar payını arttırmayı hedeflese de, EdgeHTML altyapısını kullanan ve UWP uygulaması olan yeni tarayıcı beklenen performansı veremedi. Özellikleri ile ön plana çıkan ve kolay kullanımı ile ilk etapta kullanıcıların beğenisini kazanan Edge Browser, başarısız multimedya yönetimi ve ses sorunları sebebiyle fazla kullanıcıya ulaşamadı.

Microsoft, geçtiğimiz sene yaptığı bir açıklamada Edge Browser’ın Chromium altyapısına geçilerek yeniden tasarlanacağından bahsetmişti. Kısa süre sonra ilk Developer kanalının açılmasıyla kullanıcıların denemeye başladığı Chromium tabanlı yeni Edge Browser büyük beğeni toplamıştı.

Bugün, haberimizde kararlı sürümü yayınlanan Edge Browser’ı indirebilirsiniz.

Microsoft Edge Browser’ı diğer tarayıcılardan ayıran farkı nedir?

Edge Browser, Google Chrome alternatifi olarak karşımıza çıkıyor. Chrome’a göre daha düşük bellek tüketimi, daha düzenli tarayıcı arayüzü ve daha gelişmiş ofis deneyimi sunuyor. Bununla birlikte Edge Browser, Windows 10’un gelişmiş multimedya denetimine de tam uyum sağlayabiliyor. Yani yalnızca klavyenizdeki medya tuşlarını kullanarak YouTube üzerinde oynatma listenizde hareket edebileceksiniz.

Bellek Tüketimi

Chromium tabanlı olması sebebiyle Chrome’dan çok farkı olmayacak olsa da, Microsoft’un iddiasına göre dizüstü bilgisayarlarda daha düşük bellek tüketimi ve daha yüksek pil performansı sunacağı iddia ediliyor. EdgeHTML kullanan eski Microsoft Edge’in pil performansı konusunda Chrome’a karşı ezici bir üstünlüğü vardı. Yeni Edge Browser aynı performansı yakalayabilecek mi göreceğiz.

Microsoft Edge Browser Stable İndir

Microsoft Edge Browser hakkındaki düşüncelerinizi ve deneyimlerinizi yorum olarak belirtebilirsiniz.

– Xbox Series X nedir?

Xbox Series X, yeni nesil güçlü bir oyun konsolu ailesidir. Henüz tek başına bir model adı olacağına dair herhangi bir bilgi bulunmuyor. Ancak isim benzerliğinden ve iki farklı model geleceği bilgisinden dolayı son kullanıcıya ulaşacak konsolun Series X olarak adlandırılmayacağını söyleyebiliriz.

Şu ana kadar elde ettiğimiz bilgilere göre konsol, 4K 60FPS oyun deneyimi ve 8K 120FPS medya desteği sunabilecek. Elbette bütün oyunlar 4K 60FPS desteği ile gelmeyecek. Birçok oyunun 4K 30FPS çözünürlükte çalışacağını söyleyebiliriz.

Bununla birlikte 8K 120FPS medya oynatma desteği de bulunacağı da kesin diyebiliriz. Zira AMD tarafından geliştirilen RDNA mimarisi, Xbox Series X için özel olarak üretilmeye devam ediyor.

Xbox One X ile birlikte gördüğümüz AMD Jaguar işlemcisi, hala daha en güçlü konsol işlemcisi olarak görülüyor. Gerçek 4K, HDR ve SuperSampling gibi özellikleri ile Sony tarafından daha baskın bir şekilde karşımızda duruyor.

Microsoft’un yaptığı açıklamada iki farklı konsol geleceğini öğrenmiştik. Bunlardan birisi Lockhart kod adlı giriş seviyesi konsol olacak. Anaconda konsoluna göre daha düşük özellikler ile gelecek. Tahminler ise Lockhart’ın minimum Xbox One X performansında olacağı yönünde. Aksi taktirde One X yerine Lockhart almak için ek bir sebep olmayacak.

– Ray Tracing Desteği

Sony ve Microsoft tarafında da Ray Tracing yani ışın izleme teknolojisinin yeni nesil konsollarda bulunacağı doğrulanmıştı. Series X ile birlikte donanımsal olarak Ray Tracing teknolojisi bulunacak. Bu sayede çok daha gelişmiş yansımalar, gelişmiş ışıklandırmalar ve daha gerçekçi grafikler bizlerle buluşacak.

– SSD Desteği

Piyasadaki mevcut oyun konsollarının hala HDD kullanması sebebiyle özellikle açık dünya oyunlarında yükleme ekranları gerçek bir problem olabiliyor. Sony ve Microsoft ikilisi, SSD kullanacaklarını aylar öncesinden belirtmişlerdi. Standart SATA SSD’ler yerine NVMe SSD kullanılacak. Bu tip SSD disklerin çok yüksek okuma ve yazma hızlarına sahip olduğunu biliyoruz. Bu da Series X ile birlikte yükleme ekranlarının büyük oranda ortadan kalkacağı anlamına geliyor.

– 8K Desteği Nedir?

Microsoft cephesinden ortaya atılan bir iddia, yeni konsolun 8K çözünürlükte medya oynatacağına işaret ediyordu. Bununla birlikte çeşitli medya türleri için 8K 120FPS desteğinin geleceği de konuşuluyor.

– Geriye Uyumluluk

Series X ile birlikte geriye uyumluluğa dair yeniliklerin geleceği de söylentiler arasında. Özellikle farklı konsollarda oynanan oyunların aynı kayıtlar ile birlikte Xbox hesabına senkronize edileceği söyleniyor. Halihazırda Xbox One serilerinde ufak da olsa geriye dönük uyumluluk kütüphaneleri bulunmakta. Series X ile birlikte çok daha fazla sayıda oyunun geriye dönük uyumluluk kütüphanesine ekleneceğini söyleyebiliriz.

– Kontrolcü

Series X ile birlikte yenilenmiş bir D-Pad tasarımı da bizlerle buluşuyor. Çok büyük bir değişiklik olmasa da ergonomi açısından yararlı bir değişiklik olacağı kesin.

– Çıkış İsimleri

Şu ana dek yalnızca Series X adı altında bir konsol görüntüsü paylaşıldı. Ancak Microsoft tarafından iki farklı model geliştirileceği ve aralarında özellik farkı olacağı onaylanmış durumda. Bu özellik farkının doğrudan performansa mı etki edeceği, yoksa disk alanı gibi değişkenler mi olacağı bilinmiyor.

Series X, Lockhart ve Anaconda konsollarının bulunduğu aileye verilen bir isim. Bu da son kullanıcıya ulaşacak konsolların Series X yerine daha uygun iki farklı isim ile ulaşacağı anlamına geliyor.

– Çıkış Tarihi

İlk piyasaya sürülme tarihi net olarak açıklanmasa da, konferansta belirttiklerine göre Kasım-Aralık 2020 tarihlerinde yeni konsolu raflarda görmüş olacağız.

Xbox cephesine geçmek isteyenler şimdiden para biriktirmeye başlasa iyi olur. Zira Kasım-Aralık 2020 tarihleri arasında Microsoft, Xbox One stoklarını tüketmek için indirime gidebilir. Bu da çok daha uygun fiyata Xbox One ailesine geçiş imkanı sağlayabilir.

Xbox One ile oluşan facianın, Xbox One S ve One X ile birlikte ortadan kalktığını ve Game Pass ile desteklenen abonelik sistemi sayesinde avantajlı bir seçenek haline geldiğini biliyoruz. Series X ile bu avantaj devam edecek mi, yoksa yeni bir One faciası mı yaşanacak hepimiz bekleyip göreceğiz.

Windows 10 ile birlikte gelen Telefonunuz uygulaması, geçtiğimiz aylarda aldığı bir güncelleme ile birlikte Android cihazlardaki bildirimlerin senkronize bir şekilde Windows 10 bilgisayarınızdan da görüntülenebilmesini sağlıyordu. Bu özellik ile birlikte özellikle ofis ortamında sürekli telefonuyla meşgul olmak istemeyen kullanıcılar, bildirimlerini bilgisayarları üzerinden yönetebiliyordu.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanmaya başlayan bir diğer güncelleme ile birlikte artık kullanıcılar bildirimleri görüntülemenin yanı sıra, aramaları görebilecek, cevaplayabilecek veya düzenleyebilecek. Bu sayede cihazınız uzakta olsa bile aramaların cevaplanması mümkün oldu. Akıllı saatler ile birlikte hayatımıza giren uzaktan çağrı kontrolü, şimdi de Windows 10 bilgisayarlarımıza geldi.

Uygulamanın çalışabilmesi için Windows 10 bilgisayarınızı, Android cihazınıza bağlamanız gerekli. Bunun için Telefonunuz uygulamasını her iki cihazınıza da yüklemelisiniz. Uygulamayı Windows 10 için buradan, Android için ise buradan ücretsiz olarak indirebilirsiniz.

Özelliğin kullanılabilmesi için Insider olmanız gerektiğini unutmayın. 

Microsoft’un Your Phone uygulaması ile birlikte, Android ve Windows cihazlar güçlü bir ekosistem oluşturma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.

Konuyla ilgili olarak Microsoft Design Başkan Yardımcısı Jon Friedman “Simgeleri yeniden tasarlama sırasında iki farklı zorlukla karşılaştık. Kullanıcıların alıştığı tasarımı korurken aynı zamanda inovasyon ve yaratıcı bir dizayn geliştirmemiz gerekiyordu. Bununla birlikte Microsoft için esnek olabilecek bir tasarım seçmek zorundaydık.” diyor.

Simgelerin değişikliği çok büyük bir yenilik gibi durmasa da, sistemi modernize etme açısından yararlı ince dokunuşlar diyebiliriz. Microsoft, mevcut tasarım dilinde fazlalığı temizleyerek sade, net ve anlaşılabilir simgeler kullanmayı tercih ediyor.

Her ne kadar kullanıcıların istediği baştan aşağı yenilenmiş bir tasarım olsa da, Microsoft şimdilik sadece birtakım ufak değişiklikler gerçekleştiriyor. Sistemin kurulu olduğu UWP altyapısının optimizasyonu ve tasarımın sürdürülebilirliği oldukça zor olduğundan önümüzdeki yakın süreçte yeni bir tasarıma geçilmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Instagram, “Word Embedding” olarak bilinen yaygın bir makine öğrenme yöntemini uyarlayarak birbirine benzeyen hesapları tanımlar. Word Embedding,  sözcüklerin ne kadar ilişkili olduklarını ölçmek için metinde görünme sırasını inceler. Örneğin Word Embedding, “ateş” kelimesini genellikle “alarm” veya “kamyon” yanında, çok daha az sıklıkta ise “pelikan” veya “sandviç” kelimelerinin yanında göründüğünü not eder. Instagram, iki hesabın birbiriyle ne kadar ilişkili olduğunu belirlemek için benzer bir süreç kullanıyor.

Keşfetme sistemi öneri yapmak için, kullanıcıların geçmişte içeriklerini beğenerek veya kaydederek etkileşime girdiği hesaplar olan “tohum hesapları”na bakarak başlar. Bunlara benzer hesapları tanımlar ve bunlardan 500 parça içerik seçer. Bu içerikler spam, yanlış bilgilendirme ve olası ilke ihlali filtrelerinden geçer ve kalan gönderiler, kullanıcının etkileşime geçme olasılığına göre sıralanır. Son aşamada ise, en iyi 25 gönderi, kullanıcının Keşfet sekmesinin ilk sayfasına gönderilir.

Burada dikkat edilmesi gereken birkaç şey var. İlk olarak, Instagram bu ve diğer süreçleri hakkında tamamen şeffaf değildir. Spam veya yanlış bilgi tanımlamak için hangi yöntemlerin kullanıldığına dair hiçbir ayrıntı yoktur. Aslında, bu tür içeriği yaymak isteyen kişilere yardımcı olacağı düşünüldüğünde bu durum şaşırtıcı değildir. Şirket, uygunsuz içeriği filtrelemek için hangi derece de makine öğreniminin kullanıldığı konusunda da net değil.

Yapay zeka işe yarıyor mu ? Net değil ama bir Instagram geliştiricisi (Medvedev) şirketin bu konu üzerinde çalıştığını söylüyor. ”Yanlış bilgileri proaktif bir şekilde tespit etmek ve otomatik eylemde bulunmaları için AI modellerini eğitiyoruz.” diyor.

Instagram’ın söylediğine göre, kullanıcıların Keşfet sekmesinde gördükleri içeriği şekillendirmesinin en iyi yolunun, sevdikleri şeylerle etkileşime girmesidir. Belirli türdeki gönderileri görmek istemiyorsanız, yapabilecek en iyi seçeneğiniz gönderinin sağ üst köşesindeki üç noktalı menüye tıklayarak erişebileceğiniz “Bu Gönderiyle İlgilenmiyorum…” seçeneğini kullanmaktır. Algoritma sizin için yeniden şekillenecektir.

Kaynak